KAFİYE (UYAK)
KAFİYE ÇEŞİTLERİ:
- Mısra sonlarındaki ses benzerliklerine kafiye ya da uyak denir.
- Ses benzerliğinin en az iki mısrada olması gerekir.
- Kafiye kelimenin kökünden başlanarak bulunur.
- Kafiye, ahengi sağlayan unsurlardandır.
- Kafiye yerine uyak sözcüğü de kullanılır.
- Şiirin akılda kalmasını sağlar.
- Anlamca ilgisiz görünen mısraları kaynaştırır.
- Şiirde ahengi, söyleyiş güzelliği sağlar.
- Yeni fikirlerin bulunmasına katkıda bulunur.
- Mısraların ahenkli bir şekilde kesilmesini sağlar.
- Kafiyenin yarım, tam, zengin, cinaslı, tunç olmak üzere beş çeşidi vardır.
- Divan edebiyatında genellikle tam ve zengin kafiye vardır.
- Halk edebiyatında genellikle yarım kafiye vardır.
- Divan edebiyatında, eski edebiyatta kafiye göz içindir.
- Recaizade Mahmut Ekrem’den itibaren “Kafiye kulak içindir.”anlayışı esas alınmıştır.
- Recaizade ve Muallim Naci arasında kafiyenin göz için mi kulak için mi olduğu konusunda tartışma yaşanmıştır.
- Recaizade Mahmut Ekrem kafiyenin kulak için olduğunu savunurken Muallim Naci kafiyenin göz için olduğunu savunmuştur.
- Garipçiler sanatlı söyleyişe karşı çıktıkları gibi kafiye redif vb. ahenk unsurlarına karşı çıkmışlardır.
- Musammat: Mısraların ortasında da kafiye bulunan şiirlere musammat denir.
- Musammat örneği: Kamu bimarına canan / deva-yı dert eder ihsan —- Niçin kılmaz bana derman / Beni bimar sanmaz mı?
- İç kafiye: Musammata verilen isimdir. Mısraların ortasında bulunan kafiyedir.
- Kafiyenin yarım, tam, zengin, tunç ve cinaslı kafiye olmak üzere beş çeşidi vardır.
- Yarım Kafiye: Mısra sonlarındaki tek ünsüz benzerliğidir.
- Tam Kafiye: Mısra sonlarındaki iki ses benzerliğine tam kafiye denir.
- Tam kafiye genellikle bir ünlü ve bir ünsüz benzerliğinden oluşur.
- “a, u” seslerinin üzerinde uzatma işareti bir ses sayılır. Bu durumda üzerinde uzatma işareti bulunan a, u seslerinin bulunduğu benzerliklerde tek ses benzerliği tam kafiye, iki ses benzerliği zengin kafiye oluşturur.
- Zengin Kafiye: Mısra sonlarında ikiden fazla ses benzerliğine zengin kafiye denir.
- Tunç Kafiye: Bir mısranın sonundaki kelimenin diğer mısranın sonundaki kelimede aynen yer almasıdır. Emel-temel, işte-enişte, tanı-atanı-vatanı, inek-sinek
- Tunç kafiyede benzerliği oluşturan kelimelerin alt veya üst mısrada olması bir değişikliğe sebep olmaz.
- Cinaslı Kafiye: Mısra sonlarında yazılışı veya okunuşu aynı olan; ancak anlamı farklı olan kelimelerin kullanılmasıdır.
- Manilerde cinaslı kafiyenin çok örneği vardır. Bunlara ayaklı, cinaslı mani gibi adlar verilir.
- Cinaslı manilerde aynı zamanda cinas sanatı vardır.
YARIM KAFİYE ÖRNEKLERİ
Hatırlar bir gün camı açtığını
Duran bir bulutu, bir kuş uçtuğunu
Tutmak için koştum ay ışıklarına
Dağılıp karıştım ay ışıklarına
Hörü kızlar sürmelemiş gözünü
İlin aşiretin çeksin nazını
Kaldır perçemini görem yüzünü
Yürü bre Dadaloğlu’m yürü git
Dertli dertli Çukurova yolun tut
Bunda suçun varsa Hakk’a tövbe et
Hörü melek var mı senin soyunda
Kız nazarım kaldı usul boyunda
Kadir gecesinde bayram ayında
Üstüne gölge olan dallar öğünsün Karacaoğlan
TAM KAFİYE ÖRNEKLERİ:
Bizim mahalle de İstanbul’un kenarı demek,
Sokaklarında yürünmez ki yüzme bilmeyerek.
Şerefli kubbeler iklimi Marmara’yla Boğaz;
Üzerlerinde bulutsuz ve bitmeyen bir yaz.
Dedem koynunda yattıkça benimsin, ey güzel toprak!
Neler yapmış bu millet, tarihe bir sor bak.
Orhan zamanından kalma bir duvar,
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar. A. H. Tanpınar
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Gurbet o kadar acı
Ki ne varsa içimde
Hepsi bana yabancı
Hepsi başka biçimde
Bir garip rüya rengiyle
Uyumuş gibi her şekil
Rüzgârdaki yaprak bile
Benim kadar hafif değil. Tanpınar
Zamanla nasıl değişiyor insan
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Yalandır kaygısız olduğum yalan Cahit Sıtkı
ZENGİN KAFİYE ÖRNEKLERİ:
Bir gün dedim ki istemem artık ne yer, ne yar
Çıktım sürekli gurbete gezdi diyar diyar
Bir zafer müjdesi burada her isim
Yekpare bir anda gün saat mevsim
İt, işte önünde kapım aralık
Oda bıraktığın gün kadar ılık
Bin bahçeli beldemizi yad ellere bıraktık
Gölgesinde barınacak tek ağacım yok artık
Türkü söyleyip bir kız sudan gelirdi
Sen misin içen sudan kalbim delirdi
Yıldızları eyledim temaşâ
Eş’âr ki Hâlık etmiş inşâ
TUNÇ KAFİYE ÖRNEKLERİ:
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı
N’oldu sana yeşil panjurun indi
Karanlık akşamlara döndü ikindi
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı
Sevdim seni can ü dilden işte
Olsan ne var Eşber’e enişte
Kimi solgun sarışın kimi ak kimi kara
Kiminin arkasından görünüyor Ankara
İlk sevgiye benzeyen ilk acı ilk ayrılık
Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık
CİNASLI KAFİYE ÖRNEKLERİ:
Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç;
Bu son fasıldır, ey ömrüm, nasıl geçersen geç!
Kalem böyle çalınmıştır yazıma
Yazım kışıma uymaz, kışım yazıma
Hey oynayan yavrular,
Ağaçta kuş yavrular.
Âlemin derdi biter,
Benim derdim yavrular.
Hey Rıza! Kederin başından aşkın,
Bitip tükenmiyor elem-i aşkın. Rıza Tevfik
Mey ile mal-i yetimi ele almalı değil
Eğer almalı olursa meyi al malı değil
Almadan
Kokun aldım almadan
Bir de yüzün göreyim
Mevla canım almadan
Güle naz
Bülbül eyler güle naz
Girdim bir dost bağına
Ağlayan çok gülen az
Gül erken
Bilmem ki yaz mı gelmiş
Niçin açmış gül erken
Aklımı kayıp ettim
Nazlı yârim gülerken
Her nefeste eyledik yüz bin günah
Bir günaha etmedik hiçbir gün ah
Taze elinden gülü vermez misin?
Gül gibi yahut gülüvermez misin?