google.com, pub-5916757750940456, DIRECT, f08c47fec0942fa0 KAFİYE (UYAK)


KAFİYE (UYAK)

KAFİYE (UYAK)

KAFİYE ÇEŞİTLERİ:

  1. Mısra sonlarındaki ses benzerliklerine kafiye ya da uyak denir.
  2. Ses benzerliğinin en az iki mısrada olması gerekir.
  1. Kafiye kelimenin kökünden başlanarak bulunur.
  2. Kafiye, ahengi sağlayan unsurlardandır.
  3. Kafiye yerine uyak sözcüğü de kullanılır.
  4. Şiirin akılda kalmasını sağlar.
  5. Anlamca ilgisiz görünen mısraları kaynaştırır.
  6. Şiirde ahengi, söyleyiş güzelliği sağlar.
  7. Yeni fikirlerin bulunmasına katkıda bulunur.
  8. Mısraların ahenkli bir şekilde kesilmesini sağlar.
  1. Kafiyenin yarım, tam, zengin, cinaslı, tunç olmak üzere beş çeşidi vardır.
  2. Divan edebiyatında genellikle tam ve zengin kafiye vardır.
  3. Halk edebiyatında genellikle yarım kafiye vardır.
  4. Divan edebiyatında, eski edebiyatta kafiye göz içindir.
  5. Recaizade Mahmut Ekrem’den itibaren “Kafiye kulak içindir.”anlayışı esas alınmıştır.
  6. Recaizade ve Muallim Naci arasında kafiyenin göz için mi kulak için mi olduğu konusunda tartışma yaşanmıştır.
  7. Recaizade Mahmut Ekrem kafiyenin kulak için olduğunu savunurken Muallim Naci kafiyenin göz için olduğunu savunmuştur.
  8. Garipçiler sanatlı söyleyişe karşı çıktıkları gibi kafiye redif vb. ahenk unsurlarına karşı çıkmışlardır.
  9. Musammat: Mısraların ortasında da kafiye bulunan ÅŸiirlere musammat denir.
  10. Musammat örneÄŸi: Kamu bimarına canan / deva-yı dert eder ihsan  —- Niçin kılmaz bana derman / Beni bimar sanmaz mı?
  11. İç kafiye: Musammata verilen isimdir. Mısraların ortasında bulunan kafiyedir.
  12. Kafiyenin yarım, tam, zengin, tunç ve cinaslı kafiye olmak üzere beş çeşidi vardır.
  13. Yarım Kafiye: Mısra sonlarındaki tek ünsüz benzerliÄŸidir.
  14. Tam Kafiye: Mısra sonlarındaki iki ses benzerliÄŸine tam kafiye denir.
  15. Tam kafiye genellikle bir ünlü ve bir ünsüz benzerliğinden oluşur.
  16. “a, u” seslerinin üzerinde uzatma iÅŸareti bir ses sayılır. Bu durumda üzerinde uzatma iÅŸareti bulunan a, u seslerinin bulunduÄŸu benzerliklerde tek ses benzerliÄŸi tam kafiye, iki ses benzerliÄŸi zengin kafiye oluÅŸturur.
  17. Zengin Kafiye: Mısra sonlarında ikiden fazla ses benzerliÄŸine zengin kafiye denir.
  18. Tunç Kafiye: Bir mısranın sonundaki kelimenin diÄŸer mısranın sonundaki kelimede aynen yer almasıdır. Emel-temel, iÅŸte-eniÅŸte, tanı-atanı-vatanı, inek-sinek
  19. Tunç kafiyede benzerliği oluşturan kelimelerin alt veya üst mısrada olması bir değişikliğe sebep olmaz.
  20. Cinaslı Kafiye: Mısra sonlarında yazılışı veya okunuÅŸu aynı olan; ancak anlamı farklı olan kelimelerin kullanılmasıdır.
  21. Manilerde cinaslı kafiyenin çok örneği vardır. Bunlara ayaklı, cinaslı mani gibi adlar verilir.
  22. Cinaslı manilerde aynı zamanda cinas sanatı vardır.

YARIM KAFİYE ÖRNEKLERİ

Hatırlar bir gün camı açtığını

Duran bir bulutu, bir kuş uçtuğunu

Tutmak için koştum ay ışıklarına

Dağılıp karıştım ay ışıklarına

Hörü kızlar sürmelemiş gözünü

İlin aşiretin çeksin nazını

Kaldır perçemini görem yüzünü

Yürü bre DadaloÄŸlu’m yürü git

Dertli dertli Çukurova yolun tut

Bunda suçun varsa Hakk’a tövbe et

Hörü melek var mı senin soyunda

Kız nazarım kaldı usul boyunda

Kadir gecesinde bayram ayında

Üstüne gölge olan dallar öğünsün Karacaoğlan

TAM KAFİYE ÖRNEKLERİ:

Bizim mahalle de İstanbul’un kenarı demek,

Sokaklarında yürünmez ki yüzme bilmeyerek.

Åžerefli kubbeler iklimi Marmara’yla BoÄŸaz;

Üzerlerinde bulutsuz ve bitmeyen bir yaz.

Dedem koynunda yattıkça benimsin, ey güzel toprak!

Neler yapmış bu millet, tarihe bir sor bak.

Orhan zamanından kalma bir duvar,

Onunla bir yaşta ihtiyar çınar. A. H. Tanpınar

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

Gurbet o kadar acı

Ki ne varsa içimde

Hepsi bana yabancı

Hepsi başka biçimde

Bir garip rüya rengiyle

UyumuÅŸ gibi her ÅŸekil

Rüzgârdaki yaprak bile

Benim kadar hafif değil. Tanpınar

Zamanla nasıl değişiyor insan

Nerde o günler, o şevk, o heyecan?

Yalandır kaygısız olduğum yalan Cahit Sıtkı

ZENGİN KAFİYE ÖRNEKLERİ:

Bir gün dedim ki istemem artık ne yer, ne yar

Çıktım sürekli gurbete gezdi diyar diyar

Bir zafer müjdesi burada her isim

Yekpare bir anda gün saat mevsim

İt, işte önünde kapım aralık

Oda bıraktığın gün kadar ılık

Bin bahçeli beldemizi yad ellere bıraktık

Gölgesinde barınacak tek ağacım yok artık

Türkü söyleyip bir kız sudan gelirdi

Sen misin içen sudan kalbim delirdi

Yıldızları eyledim temaşâ

EÅŸ’âr ki Hâlık etmiÅŸ inşâ

TUNÇ KAFİYE ÖRNEKLERİ:

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı

N’oldu sana yeÅŸil panjurun indi

Karanlık akşamlara döndü ikindi

Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı

Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı

Sevdim seni can ü dilden işte

Olsan ne var EÅŸber’e eniÅŸte

Kimi solgun sarışın kimi ak kimi kara

Kiminin arkasından görünüyor Ankara

İlk sevgiye benzeyen ilk acı ilk ayrılık

Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık

CİNASLI KAFİYE ÖRNEKLERİ:

Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç;

Bu son fasıldır, ey ömrüm, nasıl geçersen geç!

Kalem böyle çalınmıştır yazıma

Yazım kışıma uymaz, kışım yazıma

Hey oynayan yavrular,

Ağaçta kuş yavrular.

Âlemin derdi biter,

Benim derdim yavrular.

Hey Rıza! Kederin başından aşkın,

Bitip tükenmiyor elem-i aşkın. Rıza Tevfik

Mey ile mal-i yetimi ele almalı değil

Eğer almalı olursa meyi al malı değil

Almadan

Kokun aldım almadan

Bir de yüzün göreyim

Mevla canım almadan

Güle naz

Bülbül eyler güle naz

Girdim bir dost bağına

Ağlayan çok gülen az

Gül erken

Bilmem ki yaz mı gelmiş

Niçin açmış gül erken

Aklımı kayıp ettim

Nazlı yârim gülerken

Her nefeste eyledik yüz bin günah

Bir günaha etmedik hiçbir gün ah

Taze elinden gülü vermez misin?

Gül gibi yahut gülüvermez misin?