Hz. Peygamber'in Sadık Dostu: Hz. Ebu Bekir
Haziran 01, 2013
HZ. PEYGAMBERİN SADIK DOSTU: HZ. EBU BEKİR
Asıl adı Abdülkâbe olup Fil Olayı’ndan üç yıl kadar sonra Mekke’de doğmuştur. Ebu Bekir
lakabıyla anılmıştır. Müslüman olmasından sonra Hz. Muhammed (s.a.v.) ona Abdullah adını
vermiştir.
Hz. Ebu Bekir, kumaş ve elbise ticareti yapan bir tüccardı. Ticaretle uğraşması nedeniyle
geniş bir kültüre sahipti. Yumuşak huylu, güvenilir, cömert, çalışkan, alçak gönüllü bir kişiydi.
İçki içmek, haksızlık etmek gibi kötü davranışları yoktu. Güzel ahlakı dolayısıyla Mekkeliler
tarafından sayılır ve sevilirdi. Mekkeliler onun bilgi ve görgüsünden yararlanmak için sohbetine
katılırlar, önemli işlerinde ona danışırlar, borç ve alacak işlerinde hakemliğine başvururlardı.
Hz. Peygamber ile Hz. Ebu Bekir küçük yaşlardan beri birbirlerini candan sever ve sayar-
lardı. Bu dostlukları Hz. Ebu Bekir’in Müslüman oluşunda etkili olmuştur. Peygamberimiz, aile
fertlerinden sonra ilk olarak onu İslâm’a davet etmiştir. O da Peygamberimize, “Allah’ın birliğine
ve senin onun resulü olduğuna iman ettim.” diyerek hiç tereddütsüz Müslüman olmuştur. Hayatı
boyunca Peygamberimize olan bu bağlılığını devam ettirmiştir. Bu sebeple Hz. Peygamberin en
sadık dostu olan Hz. Ebu Bekir’e “ihlaslı, asla yalan söylemeyen, özü doğru, inancında şüphe
olmayan” anlamlarında “Sıddîk” lakabı verilmiştir.
Hz. Ebu Bekir, Müslüman oluşundan vefatına kadar zorunlu olmadıkça Peygamberimizin
yanındanayrılmamıştır.ÖrneğinPeygamberimizmüşriklerinişkenceleridolayısıylaHabeşistan’a
göç edecek Müslümanlarla gitmesini söylediğinde o izin isteyip gitmemiş, Peygamberimizin
yanında kalmıştır. Yine Mekke’den Medine’ye hicret esnasında Hz. Peygambere yol arkadaşlığı
yapmıştır. Medine’ye gittikten sonra Mescid-i Nebî’nin yapımında Peygamberimizle birlikte çalış-
mış, onun müşriklerle yaptığı bütün mücadelelerine katılmış, ona destek olmuştur.
Hz. Ebu Bekir, İslam dininin yayılmasına hem malı hem de diğer çalışmalarıyla katkıda
bulunmuştur. Örneğin güçlü kabilelere mensup kişileri İslam’a kazandırmaya çalışmış, müşrik-
lerin işkencelerine uğrayan güçsüz ve köleleri korumuş, servetini eziyet gören köleleri satın alıp
özgür bırakmakta kullanmıştır. Kendisi bu çalışmaları sırasında saldırılara uğramasına rağmen
inancından vazgeçmemiş, İslam dininin yayılması ve kuvvetlenmesi için Hz. Peygamberin yanın-
da yer alıp çalışmıştır. Servetini Allah yolunda harcamaktan geri durmamıştır.
Peygamberimiz, Hz. Ebu Bekir ile olan dostluğuna ayrı bir önem verirdi. Örneğin o, önemli
işlerde ashabıyla istişare eder, ancak bazı konularda özellikle Hz. Ebu Bekir’e danışır ve onun
görüşünü tercih ederdi. Vefatından önce Hz. Ebu Bekir’i kendi yerine namaz kıldırması için
görevlendirmesi ve “İnsanlardan dost edinseydim, Ebu Bekir’i edinirdim.” (Buhâri, Camius
Sahih, Salât, 80.) buyurması onun Hz. Ebu Bekir’e verdiği değeri göstermektedir. Hz. Ebu Bekir
de “Ben ancak Resulullah’a bağlıyım.” sözüyle Hz. Peygambere olan bağlılığını, sevgi ve say-
gısını ifade etmiştir.
Hz. Ebu Bekir, Peygamberimizin vefatından sonra halife seçildi. Halifeliği sırasında da
İslam dinine hizmetlerini sürdürdü. Özellikle Kur’an’ın kitap hâline getirilmesinde önemli kat-
kılarda bulundu. Hz. Ebu Bekir, 634 yılında, altmış üç yaşında vefat etti. Vasiyeti gereği Hz.
Peygamberin Medine’de bulunan kabri yanına defnedildi. Böylece bu iki büyük dostun kabirle-
rinde de birliktelikleri devam etti.