Ali er- Rıza

Ali er-Rıza 765 senesinde Medine’de doğmuştur. 818 yılında İran’ın Meşhed şehrinde vefat etmiştir.(1) Babası Musa el-Kâzım, Şiî mezhebinin yedinci imamıdır. Kendisi de on iki imamdan sekizincisi olan Ali er-Rıza, Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin’in soyundan gelmektedir.(2) Ali er-Rıza Medine’deki Mescid-i Nebi’de öğrenim görmüştür. O, özellikle hadis, fıkıh ve tıp alanındaki çalışmalarıyla ün yapmıştır. Hayatının büyük bir bölümünü Mescid-i Nebi’de ders vererek geçirmiştir. Onun inanç, fıkıh, tefsir ve ahlakla ilgili görüşlerini içeren “Müsned”; fıkıh ile ilgili görüşlerini içeren “Fıkhu’r-Rıza”; Peygamberimizin ailesinin rivayet ettiği hadisleri içeren “Sahifetü’r-Rıza” başta olmak üzere birçok eseri vardır.(3) Ali er-Rıza, 816 yılında Halife Memun’un daveti üzerine Merv’e gitmiştir. Giderken Mekke, Kûfe, Basra, Horasan, Nişabur ve Sarah’a uğramıştır. Nişabur’da büyük hadis bilginleri ile karşılaşmış, onlara bildiği hadisleri nakletmiştir. Halife Memun, onu veliaht ilan etmiştir. Kendisiyle birlikte Ali er-Rıza’nın da adını taşıyan altın ve gümüş paralar bastırmıştır. Ali er-Rıza, Halife Memun ile birlikte Bağdat’a giderken Tus’un Nutan kasabasına geldiklerinde hastalanarak ölmüştür. Halife Memun, Ali er-Rıza’nın cenazesini Harun Reşid’in yanına defnetmiştir. Ali er-Rıza, ilmi ve güzel ahlakıyla tanınmıştır. O, iyi huylu, alçak gönüllü, hoşgörülü ve son derece cömert bir insandı. Misafirleri olmadığı zaman sofrasına yanında çalışan insanları çağırır, onlarla beraber yemek yerdi. Yanındaki insanlara güzel söz söyler, onları kırmamaya özen gösterir- di. Hiç kimsenin sözünü kesmez, konuşanları sonuna kadar dinlerdi. İnsanları güzel ahlaklı davra- nışlarda bulunmaya yönlendirirdi. Az yer, yeterince uyur, vaktini daha çok ilim ve ibadetle geçirirdi.(4) Ali er-Rıza, yaşamı boyunca İslam dininin yayılması için çalışmıştır. Merv’e yaptığı yolculuk sıra- sında Türklerin yaşadığı bölgelere de uğramış, Türklerin Müslüman olmasına katkıda bulunmuştur. Ali er-Rıza’nın Özlü Sözleri Peygamberlerin ahlakından biri de temizlenmektir. Herkesin dostu aklıdır, cehalet de düşmanıdır. Allah; dedikodudan, malı ziyan etmekten ve yerli yersiz çok soru sormaktan hoşnut olmaz. Bir yudum su ile de olsa akrabalık bağını koparma. Akrabalık bağını korumanın en üstün şekli akrabaları üzmemektir. Zayıfa yardım etmen sadakadan daha değerlidir. Cimri rahat yüzü görmez. Haset eden hiçbir şeyden tat alamaz. Kim ana babasına teşekkür etmezse Allah’a şükretmemiş demektir. (5)