Namaza Çağrı: Ezan ve Kamet

Sizce namazlardan önce ezan okunmasının amacı ne olabilir? Ezan ve kamet, namaz için belirli sözlerle yapılan çağrıdır. Bunlar hakkında bilgi edinmek için aşağıdaki İnternet sayfası görüntüsünde yer alan metni okuyunuz. http://www.diyanet.gov.tr/turkish/basiliyayin/weboku.asp?sayfa=51&yid=33 EZAN VE KAMET Namaza çağrıyı sembolize eden ezan ve kamet, Müslümanların gerek ibadet hayatında gerekse İslam kültür ve medeniyetinde ayrı bir önem taşımaktadır. Burada sadece ezan ve kametle ilgili temel bilgiler üzerinde durulacaktır. Ezan sözcük olarak “duyurmak, bildirmek” anlamına gelir. İlmihâldeki anlamı ise farz namazlar için belli vakitlerde okunan özel sözlerdir. Ezan okuyan kişiye müezzin denir. Müslümanlığın ilk zamanlarında bugün bildiğimiz şekilde ezan okunmuyordu. Namaz Mek- ke döneminde farz kılındığı hâlde Hz. Peygamberin Medine’ye gelişine kadar namaz vakitlerini bildirmek için bir yol düşünülmemiş ve belki de cemaatle kılınmadığı için buna ihtiyaç duyul- mamıştı. Medine’ye gelindiğinde bir süre sokaklarda “Es-salâh, es-salâh.” (Namaza, namaza.) diye bağırılmışsa da bu yeterli olmamıştı. Hicret’in ilk yılında Medine’de Mescid-i Nebî’nin inşa- sı tamamlanıp Müslümanlar düzenli bir şekilde toplanarak cemaatle namaz kılmaya başlayınca Peygamberimiz namaz vakitlerinin girdiğini ve topluca namaz kılınacağını duyurmak için ne yapılabileceğini arkadaşlarıyla görüşmeye başlamıştı. Sonunda birkaç sahabinin aynı şekilde rüya görmeleri üzerine bugünkü bilinen şekliyle ezan ilk defa Hz. Bilal (Bilal-i Habeşî) tarafından sabah namazında, Neccaroğulları’ndan bir kadına ait yüksekçe bir evin damında okunmuş ve artık Müslümanlığın bir şiarı, alameti hâline gelmiştir. Daha sonra Mescid-i Nebî’nin arka tara- fına ezan okumak için özel bir yer yapılmıştır. Ezan aracılığı ile halka hem namaz vaktinin girdiği, cemaatle namaz kılınacağı duyurulmuş olmakta hem de Allah’ın büyüklüğü, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in onun elçisi ve namazın kurtuluş yolunun kapısı olduğu ilan edilmektedir. Güneş’in hareketine göre düzenlendiği için yeryüzünde namaz vakitleri değişik anlara rastlamakta ve bu suretle yukarıda belirtilen hakikat, gece gündüz kesintisiz olarak haykırılmış olmaktadır.